CHP'li Özgür Özel'in 'darbe' imalı sözlerine tepkiler çığ gibi!


   Skandal açıklamalarıyla gündemi meşgul eden CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 15 Temmuz darbe girişimi öncesi FETÖ'cülerin hükümeti hedef alan tehditlerine benzer skandal açıklamalarda bulundu.

MEMURLARI VE BAŞKAN ERDOĞAN'I HEDEF ALDI 

   Devlet memurlarını ve bürokratları hedef alan Özel, adeta yeni bir kaos senaryosunun sinyalini verircesine "Saray rejiminin sonu geliyor" diyerek memurlara ve Başkan Erdoğan'a yönelik tehdit dili kullandı.

   Özel şu skandal ifadeleri kullandı:
"Saray rejiminin sonu geliyor. O son Atatürk'ün kemiklerini sızlatacak bütün bu atamaların, bütün bu liyakatsizliklerin de sonunu getirecek. Herkes şunu bilsin. Bütün devlet memurları. Görevini devlet memuru gibi yapan devlet memurları. Hangi ülkeye hizmet ettiğini bilen çok değerli bürokratlar hiç korkmasınlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti gelir, saat gibi işlemeye başlar. O saatin en kıymetli çarkları da siz olursunuz. Eğer ki koltuğunuza liyakatla oturdunuz, devletinize sadakatla çalışıyorsanız."






CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu "Ana....." diyerek küfür etti!

  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, halka hitab ettiği konuşmasında inanılmaz hakaretler etti. Hükümet'e ve Erdoğan'a yönelik sözleri ahlak sınırlarını zorlar nitelikteydi.


CHP'lilerden TBMM'de çok ağır küfürler!

  CHP Grup Toplantısı'nda; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, AK Parti'ye ve AK Parti'lilere çok ağır küfürlü tezahüratlar yapıldı. Küfürler havada uçuşurken, Genel Başkan Kılıçdaroğlu müdahale etmedi.

KILIÇDAROĞLU, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ELE BAŞI GİBİ DAVRANIYOR"

  A Haber'e telefonla bağlanan AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek "Bütün AK Partilileri savcılığa suç duyurusunda bulunmaya davet ediyorum" dedi. Petek, konuyla ilgili şöyle konuştu: Edep, ahlak dışı ve vgayrı insani ifadeler söz konusu... Bu ifadeler grup toplantısına katılan partililer tarafından nakarat olarak tekrarlanıyor.. Kılıçdaroğlu hiçbir şekilde müdahale etmiyor, uyarıda bulunmuyor... Tabi beklemiyoruz. Çünkü son günlerdeki tavırları ile bir terör örgütünün başı gibi, yapılacak anayasa değişikliğini bile kan dökülmeden yapılamaz şeklinde ifade eden kendinden geçmiş şaşırmış ne yaptığını bilmeyen bir lider olunca o liderin grup toplantısına katılanlarda freni tutmayan bir araba gibi hakikaten kabul edilemez bir tavır içine giriyorlar. 22 milyonun oyları ile seçilmiş bir cumhurbaşkanımızın adı anılarak edep dışı üslupla tahkir ediliyorsa ve bu partinin lideri bu duruma ses çıkarmıyorsa bu partinin neden çukura doğru gittiği anlaşılmış oldu. 





Maske ve önlük üretimi BBC'de: İngiltere, Türkiye gibi yapamadı

  Türkiye’nin koronavirüsle mücadelede attığı kararlı ve başarılı adımlar dünya medyasında yer almaya devam ediyor. Koronavirüse karşı etkili önlemler alan ve tıbbi malzeme üretimine hızlı bir şekilde başlayan Türkiye, İngiliz medyasının gündeminde. BBC’de Türkiye’yle ilgili haberi sunan spiker, “Türk üreticiler hem yurt dışından gelen talebi hem de yerli talebi karşılayabildiklerini söylüyor” ifadesini kullandı.

YARDIMLAR HATIRLATILDI

  Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Lütfullah Göktaş’ın paylaştığı videoda, koronavirüsten kötü şekilde etkilenen İngiltere’nin, yardım için yüzünü Türkiye’ye döndüğü, Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait kargo uçağının kişisel koruyucu ekipman sevkiyatı için İstanbul’a geldiği hatırlatıldı.


MESLEK OKULLARI IŞIK OLDU

  Görüşlerine yer verilen Milli Eğitim Bakanlığı yetkilisi Levent Yazıcı, Türkiye’de mart ayında tespit edilen ilk vakanın ardından bir hafta içinde seri koruyucu ekipman üretimine geçtiklerini kaydetti. Yazıcı’nın, “Bu okullar karanlıkta bir ışık oldu. Ülke olarak elimizde olsa dünyadaki herkese yardım etmek isterdik.” sözleri aktarıldı.

  İngiliz muhabirin, “İşi hızla büyütüp bu parçaları üretmeye başladınız. İngiltere’nin aynısını yapamamış olması sizi şaşırtıyor mu?” sorusunu yanıtlayan Yazıcı, “Ben kendi ülkemiz için değerlendireyim. Bu zor zamanları atlatmak için hep birlikte çalışıyoruz, hep birlikte üretiyoruz” diye konuştu.


  Haberde, Türkiye’nin, güçlü üretim tabanını hızla harekete geçirdiğine dikkat çekildi. Muhabir ayrıca, “Burada her gün yaklaşık 250 önlük üretiyorlar. Bunlar doktorlar için; su geçirmez kumaştan yapılmış. Yıkanıp yeniden kullanılabiliyor” bilgisini paylaştı. BBC’nin muhabiri, kentte hafta sonları uygulanan sokağa çıkma yasağının, hayatın bir parçası olduğunu belirtti. Türkiye’nin, diğer ülkelerin aksine virüse hızlı ve güçlü bir şekilde müdahale ettiği de haberde aktarıldı
Dolar uçtu! Dolar/TL yeniden 7 TL!

  Koronavirüs salgınının döviz kurunda yarattığı dalgalanma durulmadı. Geçtiğimiz hafta 7 liraya dayanan dolar bu sabah 6,99 TL’den işlem gördü.

  Yeni tip corona virüs (Covid-19) salgınında yeni vaka sayısındaki artışın ivme kaybetmesi ve ülkelerin sınırlamaları gevşetmeye başlayacaklarına ilişkin beklentiler, piyasaları pozitif etkilese de ekonomik aktiviteye yönelik endişeler geçen hafta açıklanan verilerle devam etti. 

  Dolar/TL koronavirüs döneminde artan dış finansman ihtiyacına yönelik endişelerle, Ağustos 2018'de gördüğü 7.24 seviyesindeki tarihi zirvesinin altında 7 TL civarında seyrederken küresel piyasalar ve Hazine borçlanmaları takip ediliyor.

  Dolar/TL, 7 lira seviyesindeki seyrini sürdürmeye devam ediyor. Corona virüs endişeleriyle baskı altında olan kur yeni güne, 6,99 seviyelerinde başladı. Ardından kritik sınıra ulaşan dolar 7 TL'yi gördü.

  Euro/TL ise 7,58'den işlem görüyor.
Haftaya düşüşle başlayan altının gram fiyatı, 381 liradan işlem görüyor.


Polis 17 yaşındaki genci öldürdü

  Adana’da polisin uygulama noktasından kaçan genç kazara silahla vuruldu.’ diye servis edilen haberin görüntüsü ortaya çıktı. Söz konusu görüntülerde ‘kazaran vuruldu’ denilen 17 yaşındaki Ali H.’nin hem bacağından hem de kalbinden vurulduğu belirlendi. Ali H.’nin tüm müdahalelere rağmen kurtarılmayarak hayatını kaybettiği açıklandı.

  Ali H. otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma ise sürüyor. Ali A.’nın Suriye uyruklu olduğu ve üzerinde kimlik olmadığı için polisten kaçtığı iddia edildi.

   Hemdan’ın vurulmasının hemen sonrasında bir yurttaş tarafından cep telefonuyla çekilen görüntüde olay yerine gelen sağlık ekiplerinin vurulan gence kalp masajı yapıp, ambulansa bindirdiği görülüyor. O esnada yurttaşın “Eee… Çocuğun peşinden koştu, polis. Durmayınca vurdu, kalbinden” dediği görüldü.

Valilik açıklama yaptı

  Konuya ilişkin Adana Valiliği’nden de açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada,  İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekiplerinin uygulama yaptığı hatırlatıldı .


   Uygulama noktasında “dur” ikazına uymayarak kaçan Suriye uyruklu A.H’nin uyarı ateşi açılması sırasında kazara yaralandığının iddia edildiği açıklamada, “Hastaneye sevk edilen A.H. yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir. İlgili polis memuru, açığa alınmış olup adli ve idari tahkikat devam etmektedir” ifadesi kullanıldı.
İftiralar tek tek yanıt buluyor

  Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’ta kiraladığı vakıf arazisindeki çardak ile şömine yıkılınca, hadi sizin deyişinizle sökülünce bir kıyamet koptu. Sanki biz söktük!.. Belediye “izinsiz” diye söktü, biz de haberini yaptık. Ne yapacaktık!.. Yazmayacak mıydık?

  O da ne!.. “Altun hakkında haber yapamazsınız” diyen yandaş kalemler, gazetelerinden, televizyonlarından saldırıya geçti. Fethullah Gülen’den icazet alan, saatler alan, hediyeler alanlar da sıraya geçti. Ellerinde yetki olsa adını Atatürk’ün koyduğu, kuruluş parasını Atatürk’ün verdiği 96 yıllık çınarımızı kapatacaklar!..

  Neymiş FETÖ’cüymüşüz!..

Hemen bu yazının yanındaki manşetler son bir buçuk yıla ait... Kim attı bu manşetleri!.. Eski yol arkadaşları olarak yandaş gazetelerinizde sizler atacak değilsiniz ya... Tabii ki biz attık!..

  İşte Aykut Küçükkayadan bazı yazdıkları: 

Cumhuriyet, Saray’ın emrinde olacak” yalanını ortaya atmıştı. Yalanlarında boğuldular!..

Prof. Dr. Ali Erbaş’a büyük destek! Ankara ve İzmir baroları Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetlere hakaret etti.

  Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Ramazan ayının ilk cuma hutbesinde İslam inancında olmayan eşcinsellik ve eşcinsellere yönelik sözleri hakkında linç kampanyası başlatıldı. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) Ankara Şubesi ise bu hutbeyle ilgili bir suç duyurusunda bulundu. Sabah gazetesinden Damla Kaya'nın haberine göre Türkiye Düşünce Platformu da bu konuyla alakalı bir açıklama yaptı. İşte Türkiye Düşünce Platformu Yüksek İstişare Kurulu'nun o açıklaması:


ZİNA EN BÜYÜK HARAMDIR

  Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, okumuş olduğu hutbenin bir kısmında; "Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın islamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim." ifadelerini kullanıyor. Bu ifadeler her ne kadar Başkan Erbaş'ın ağzından dökülen cümlerler olsa da, Kur'an-ı Kerim'de açıkca ifade edilen hususları içeriyor. Yani Erbaş'ın sözleri Allah'ın koyduğu ilahi hükümlerin dil ile terennüm edilmesinden ibaret.

ŞEYTANİ BİR MEYDAN OKUMA


  Biz elhamdülillah Müslümanlardanız. Kur'an-ı Kerim'de Lut Kavmi ile ilgili 12 surede 75 ayet bulunmaktadır. Bu suç duyurusunu İslam'a ve Müslümanlara karşı bir meydan okuma, kutsal'a karşı aşağılama olarak görüyoruz. Hz. Lut'un kavmi ile ilgili olay, diğer dinlerin kutsal metinlerine de konu olmuştur. Dolayısı ile bu hakaret, sadece İslam'a ve Müslümanlara karşı değil, dine, kutsala karşı Şeytani bir meydan okumadır.

Diyarbakır katliamı davasında karar


   5 Haziran 2015'te HDP'nin Diyarbakır Mitingine yönelik bombalı saldırı davasında beraat kararı verilen sanık Burhan Gök hakkında “her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediği” öne sürüldü. Dava avukatı Kazım Bayraktar, “Burhan Gök ile ilgili sanki biz hiçbir delil göstermemişiz, sunmamışız gibi bir gerekçeli karar yazılmış” dedi.

   Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nden iki gün önce Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlediği “Büyük İnsanlık Mitingi”ne yönelik bombalı saldırının failleri IŞİD’li Orhan Gönder, İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç ve Burhan Gök’ün yargılandığı Ankara Batı Sincan Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını açıkladı.



Mahkeme heyeti sanıklar Orhan Gönder, Mustafa Kılıç, İsmail Korkmaz hakkında Anayasa'yı ihlalden ağırlaştırılmış müebbet, 4 kişiyi öldürmekten 4 kez ağırlaştırılmış müebbet, nitelikli öldürmeye teşebbüsten 104 kere 17 yıl, öldürmeye teşebbüsten 102 kere 14 yıl, tehlikeli madde bulundurmaktan 13 yıl 4 ay ve para cezası verdi. Sanık Burhan Gök hakkında ise tehlikeli madde bulundurmak, anayasal ihlalden ve öldürmeye teşebbüs suçundan oy birliği ile beraatine karar verildi.


   İddianamede Orhan Gönder, İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç, Burhan Gök ve İlhami Balı (firari sanık) hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Nitelikli öldürme”, “Nitelikli öldürmeye teşebbüs” ve “Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma” suçlarından 5’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 4 bin 101’er yıldan 6 bin 138’er yıla kadar hapis cezası istenmişti.


   Davada Gönder, Kılınç ve Korkmaz tutuklu yargılanırken, Burhan Gök “suç vasfının lehine değişme ihtimali” nedeniyle 11 Aralık 2018’de görülen 6’ncı duruşmada tahliye edilmişti. İddianamede, Gök’ün Orhan Gönder ve Mustafa Kılınç’ı Antep’te bir dairede sakladığı, ayrıca IŞİD’lileri Suriye’deki kamplara gönderdiği belirtiliyor.

   Saldırıya ilişkin gerekli güvenlik tedbiri almayan ve Orhan Gönder hakkında yasal işlem yapmayan polisler ve birinci patlamanın yaşandığı Farabi Anadolu İmam Hatip Lisesi önünde güvenliği sağlamakla görevli 14 polis hakkında “görevi kötüye kullanmak”tan Diyarbakır 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nce dava açılmıştı.

   Son olarak bombalı saldırıda ihmalleri olan biri emniyet müdürü beş polis hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan ek iddianame hazırlanmıştı. Böylece bu davadaki sanık polis sayısı 19’a yükselmişti. 
  

GEREKÇELİ İTİRAZ HAZIRLANIYOR

  Gerekçeli karar ardından gerekçeli İstinaf başvurusuna hazırlanan müşteki avukatları, önümüzdeki hafta içerisinde başvuruda bulunacak. 5 Haziran Katliam davasının gerekçeli kararı ve yapılan yargılamayı değerlendiren dosya avukatı Kazım Bayraktar, bu davada soruşturma aşamasından karar aşamasına kadar adil bir yargılama yapılmadığını söyledi.

   Mahkeme heyeti tarafından hazırlanan gerekçeli kararda yargılama boyunca heyete sunulan delillere ve belgelere yer verilmediğine dikkat çeken Bayraktar, şunları söyledi: “Burhan Gök ile ilgili de sanki biz hiçbir delil göstermemişiz, sunmamışız gibi bir gerekçeli karar yazılmış. Burhan Gök ve Mustafa Kılınç, Gönder’e ev kiralayan kişidir. Kira kontratı ve imza var. Ev sahibi belli ve Gönder’de o evde yakalandı. Bu ev Burhan Gök ile gidilerek, tutuldu. Gök’ü teşhis ettiler.  


   Bunun yanı sıra katliamdan iki hafta sonra Burhan Gök, Mustafa Kılınç ile birlikte 5 kişi yakalandı. İlhami Balı ile az da olsa telefon görüşmesi tespit edildi. Gök, serbest bırakılmanın yanı sıra beraat ettirildi. Karanlıkta bırakıldı ve sonu nereye varır bilemiyoruz.”


AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin Erdoğan’a karşı çıktı

  Erdoğan, "CHP'li belediyelerin giriştikleri bu tür faaliyetler FETÖ ve PKK tarafındaki örgütler tarafından da denenmişti" demişti

  AKP'li Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP'li belediyeler için 'FETÖ ve PKK' benzetmesi yapmasına ilişkin, "Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Böyle bir ifadeyi doğru bulmuyorum" dedi.

   Erdoğan, caliliklerle koordine olmadıklarını söylediği CHP'li belediyelerin salgına karşı yardım girişimlerine "FETÖ ve PKK" benzetmesi yaparak tepki göstermiş, "Asli işlerini yürütemeyen CHP'li belediyelerin giriştikleri bu tür faaliyetlerin amacı şov yapmaktır. Bunlar FETÖ ve PKK tarafındaki örgütler tarafından da denenmişti. Sorun ekmek dağıtmak değil, bunu şehirdeki diğer faaliyetlerle uyumsuz, plansız yapmaktır. Sorun herhangi bir konuda farklı düşünmek değil, yalan söylemektir" demişti.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, söz konuyu benzetmeyi 'kabul etmesinin mümkün olmadığını' söyledi.

   Fatma Şahin, daha sonra, sözlerinin yanlış anlaşılmaması için Twitter hesabından paylaşımlarda bulundu. Şahin şöyle dedi:
“Bir radyo ve YouTube kanalında Sayın Cumhurbaşkanımızın adı anılmadan sorulan soruya verdiğim cevap, sanki Cumhurbaşkanımızın görüşlerine karşı ifadeler gibi yansıtıldı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, salgınla ilgili tedbirlerin belirli bir planlamayla yürütülmesi gerektiğini belirten ifadeleri bizim çalışmalarımızın da odağını oluşturmaktadır.



   Bir Ak Partili olarak Cumhurbaşkanımızın belirlediği politikalara aykırı beyanda bulunmamız söz konusu olamaz. Konuşmamın tamamı dinlendiğinde asla böyle bir niyetin olmadığı açıkça görülecektir.”


Gazeteci İsmail Saymaz, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ederek, "Bu subay bir işbirlikçidir" diyen Fatih Tezcan'a ismini anmadan sosyal medya hesabından tepki gösterdi.


   Gazeteci İsmail Saymaz, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ederek, “Bu subay bir işbirlikçidir” diyen Fatih Tezcan’a ismini anmadan sosyal medya hesabından tepki gösterdi.

  Şu salgın günlerinde bile Atatürk’e saldırarak, laik ve muhafazakar, bütün bir milleti provoke eden, karşı karşıya getiren soytarılara yanıt vermeyin” diyen Saymaz, “Biz devletimizden, bu mirasın gereği olarak, Atatürk’e saldıranlar karşısında kayıtsız kalmamasını istiyoruz” çağrısında bulundu.


   23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın ve TBMM'nin açılışının 100. yılının kutlandığı dün Fatih Tezcan, Twitter hesabından Atatürk'ü işaret ederek, "İşgal edilen bir ülkenin subayı, Düşmana 1 mermi atmak yerine, Devlet ve Meclis varken, Farklı şehirde ‘Paralel Meclis’ kuruyor ve hem Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir deyip hem Millet’e 1 kez bile sormadan işgalcilerin tüm emellerini yapıyorsa, Bu subay bir işbirlikçidir" ifadelerini kullanmıştı. Tezcan'ın ifadeleri sosyal medyada tepki çekmiş, Twitter gündeminde ilk sıralara oturmuştu.
Erkan Baş'ın 23 Nisan özel oturumundaki konuşması sırasında TV kanalları yayını kesti

  Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM'deki 23 Nisan özel oturumunda partisi adına kürsüde konuştu. Baş'ın oturuma katılmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve saray rejimini eleştirmesi üzerine televizyon kanalları yayını kesti.

   Konuşmasına "Emperyalist işgale ve saray-saltanat düzenine karşı halkın birleşik mücadelesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100'üncü kuruluş yıl dönümünü, Türkiye İşçi Partisi adına kutluyorum" sözleriyle başlayan Erkan Baş, devamında Meclis duvarındaki "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazısına değindi. 

AKP TÜRKİYESİ’NDE EGEMENLİK KİMİN?”
Baş’ın canlı yayınlanmayan ancak sosyal medyada viral olan konuşması şöyle:

"Bugün bu yazının altında konuşurken Türkiye'de mevcut durumun orada ifade edildiği gibi olmadığını söyleyerek başlamak zorundayız. Bugün Türkiye'de bir saray rejimi hakimdir. Saray rejiminde hakimiyet bugün bile sarayından çıkıp buraya gelmeye tenezzül etmeyen tek adama aittir."


“HAPİSTEN ÇIKARDIĞINIZ MAFYA ARTIKLARI, ÇETECİ BOZUNTULARI…”

   Hapisten çıkardığınız mafya artıkları, çeteci bozuntularında hakimiyet. Bunları hapishaneden çıkarırken seçilmiş milletvekillerine, belediye başkanlarına hapis cezası verenlerde hakimiyet.
Ez cümle saray rejiminde egemenlik, sayısı 70 milyonu bulan yoksulluk sınırındaki halkın değil, halkın sırtından varlıkları trilyon dolarları bulan asalakların, bir avuç parazit patronundur hakimiyet.”


SAYENİZDE ÇOCUKLARIN YAŞAMADIĞI BAYRAM…’

   23 Nisan’ın ayrıca Çocuk Bayramı olduğunu da hatırlatan Baş, AKP sıralarına dönerek “Sayenizde çocuklarımızın yaşayamadığı bir bayram diyelim” dedi. Ülkede 20 milyon çocuğun olduğunu söyleyen Baş, TÜİK’e göre 750 bin, gerçekte ise 2 milyon çocuk işçinin olduğunu vurguladı. “Ne yapıyor bu çocuklar?” diye soran Baş, “Hani hastalık kol gezerken, ‘20 yaşından küçükler sokağa çıkmasın kararı alınırken’ ama ‘işçi çocuklar gitsin merdiven altı atölyelerde, tarımda, sanayide, hamaliyede çalışmaya devam etsin’ dediğiniz çocukların bayramı” ifadelerini kullandı

Eşitsiz ek ödemeler çalışma barışını bozuyor

   Ankara Tabip Odası, Covid-19 pandemi sürecinde dahi sağlık çalışanları arasında ek ödemede eşitsizliğin sürdüğünü, bunun kabul edilemez olduğunu açıkladı.
Ankara Tabip Odası, iktidarın pandemi sürecinde sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanlarına ek ödeme ücretlerini tavandan ödeyeceğini duyurduğunu belirtti. 

   ANKARA - Sağlık çalışanlarına yapılan ek ödemelerde eşitsizlik olduğunu belirten Ankara Tabip Odası, “Çalışma barışını bozan, motivasyonumuzu düşüren, güvencesiz ücretlendirme biçimini reddediyoruz” açıklaması yaptı.

   Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu, salgın sürecinde sağlık çalışanlarına tavandan ödenecek ek ödemelere ilişkin yazılı açıklama yaptı. Salgın süresince yaşanılan sorunlara dikkat çekilen açıklamada, sağlık çalışanları için halen gerekli önlemlerin alınmadığının altı çizildi.

   Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sağlık çalışanları için ek ödeme yapılacağı ve bunun da tavandan ödeneceği açıklamasını hatırlatan ATO açıklamasında, sağlık çalışanları arasında ayrımcılık yapıldığı belirtildi. Açıklamada, “Kamu ve özel üniversitelerinde çalışan, bu dönemde en riskli alanlar olan triajda, korona polikliniğinde, yoğun bakımda ve acil servislerde çalışan bu süreçte bütün iş yükü omuzlarına yüklenmiş genç hekim arkadaşlarımızın gelirlerinde azalma oldu” denildi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

   23 Nisan'ın Türkiye'de ulusal bayram olarak kabul edilmesinin nedeni, 1920'de o gün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmış olmasıdır. Milletvekillerinin belirlenişi ve Ankara'ya gelişi çok kısa bir zamanda gerçekleşmiştir. Milletvekili seçimleri Atatürk'ün Ankara'da bir meclisin toplanacağını ve neden toplanması gerektiğini açıklayan 19 Mart 1920 tarihli bildirisiyle başlamış, yine Atatürk'ün 21 Nisan'daki genelgesiyle de meclisin açılacağı tarih duyurulmuş ve milletvekillerinin Ankara'ya gelmesi istenmiştir. 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır. O günkü ilk toplantıya daha önce belirlenen 337 milletvekilinden sadece 115'i katılabilmiştir.

   "23 Nisan", 1921'de çıkarılan 23 Nisan'ın Milli Bayram Addine Dair Kanun ile, Türkiye'nin ilk ulusal bayramı olmuştur. İlk kez ortaya çıkan bu bayramda ne ulusal egemenlikten ne de çocuklardan söz edilmekteydi. Zaten daha o yıllarda Osmanlı saltanatı hala kanunen hüküm sürmekteydi. 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla 1 Kasım, Hakimiyet-i Milliye Bayramı (Ulusal Egemenlik Bayramı) olarak kabul edilmiştir. Daha sonraki yıllarda, TBMM'nin açılış tarihi olan 23 Nisan "Milli Hakimiyet Bayramı" olarak kutlamış ve bu durum 1 Kasım'ın uzun vadede bayram olarak unutulmasına neden olmuştur. 1935'te bayramlar ve tatil günleriyle ilgili kanun değiştirilmiş ve "23 Nisan Millî Bayramı"nın adı "Millî Hakimiyet Bayramı" haline getirilmiş, böylece 1 Kasım Hakimiyet-i Millîye Bayramı ile 23 Nisan Millî Bayramı birleştirilmiştir


23 NİSAN KUTLAMA MESAJLARI

   "Çocuklar sizler, Türkiye'yi bugünkü seviyeye getiren nesillerin izinden gideceğinize, ülkenin huzuru, refahı ve gelişmesi için zorluklar karşısında yılmayacağınıza inancımız tamdır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun." 


   Birinci meclisin ve milli mücadelenin kahraman bireylerini rahmetle yad ederek, tüm çocukların savaştan, çatışmadan ve kavgadan uzak, huzurlu bir hayata geçirmeleri temennisi ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum.
Şehir hastanelerinin 25 yılda kamuya getireceği yük 142 milyar dolar


  Çalışmaya göre, 1 şehir hastanesiyle 1200 yatak kapasiteli yaklaşık 29 hastane yapılabiliyor

  CHP, Sağlık Bakanlığı’nın bütçesi üzerinden elde ettiği verilerle şehir hastanelerinin maliyeti ve yaratacağı kamu yükü üzerine bir çalışma yaptı.

   Çalışmaya göre, 30 şehir hastanesinin toplam hizmet ve kira bedeliyle 25 yılda kamuya getireceği yük 142,4 milyar dolar.
Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberinde aktardığı verilere göre bir şehir hastanesiyle 1200 yatak kapasiteli yaklaşık 29 hastane yapılabiliyor.

  Karar yazarı İbrahim Kahveci, Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Uğur Emek’in şehir hastanelerinin kamuya yarattığı finansal yüke dair hesabından faydalanarak, yeni bir hesap ortaya çıkardı.

Kahveci hesabı bugünkü yazısında paylaştı.


  Profesör Emek’in Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası tarafından ortaklaşa düzenlen ‘Şehir Hastaneleri: Yalanlar ve Gerçekler’ sempozyumunda açıkladığı verilere göre mevcut 19 şehir hastanesinin yarattığı yük 103 milyar dolar.
 Milletimizi yardım etmek yerine 35 ülkeye yardım yapacaklarmış

CHP’li belediyeler corona virüsü salgınında ekonomik krize giren vatandaş için 'bağış' topladı diye 'paralel' olmakla suçlandı... Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da yurt dışına yardım göndermek için Diyanet Vakfı’na 'bağış' istedi.

Erbaş, şunları söyledi:
- Bugün bir yanda salgın hastalık, korku, endişe, diğer yanda savaş, açlık, şiddet ve vahşetin kıskacında inleyen insanlık, Allah'ın varlık ve tabiat için koyduğu ölçülerin bozulmasındaki sorumluluğunu muhasebe etmek zorundadır.
- Ramazan'dan önce tüm mensuplarımızı, din görevlisi hocalarımızı ve milletimizi kan bağışında bulunmaya davet ediyorum.
- Ramazan'da televizyon, radyo kanallarında ya da sosyal medyada program yapan, konuşan herkesten, toplumumuza doğru bilgi aktarma konusunda sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini, kaynağı belli olmayan, hayatımıza değer katmayan anlamsız bilgi ve konuları ekrana ve gündeme getirmemelerini; güzel, yapıcı ve birleştirici bir üslup kullanmalarını ve tartışma meydana getirecek, polemik üretecek popülist tavırlardan uzak kalmalarını özellikle istirham ediyorum.
- İftar sofraları kurmak yerine, gıda paketleri, alışveriş kartları, bayramlık kıyafet dağıtarak ihtiyaç sahiplerini yalnız bırakmayacağız.
- 35 ülkede ramazan ayının sonuna kadar 38 bin 450 gıda, 46 bin iftar paketi dağıtımı ve 10 bin 800 yetime bayramlık kıyafet dağıtacağız.
- Faturalı ve faturasız tüm hatlardan 5601'e SMS ile fitre bağışında bulunulabilecek. Bir SMS ücreti, bir fitre bedeli olan 27 TL'dir.




   CHP’li belediyeler corona virüsü salgınında ekonomik krize giren vatandaş için 'bağış' topladı diye 'paralel' olmakla suçlandı... Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da yurt dışına yardım göndermek için Diyanet Vakfı’na 'bağış' istedi.

Erbaş, şunları söyledi:
- Bugün bir yanda salgın hastalık, korku, endişe, diğer yanda savaş, açlık, şiddet ve vahşetin kıskacında inleyen insanlık, Allah'ın varlık ve tabiat için koyduğu ölçülerin bozulmasındaki sorumluluğunu muhasebe etmek zorundadır.
- Ramazan'dan önce tüm mensuplarımızı, din görevlisi hocalarımızı ve milletimizi kan bağışında bulunmaya davet ediyorum.
- Ramazan'da televizyon, radyo kanallarında ya da sosyal medyada program yapan, konuşan herkesten, toplumumuza doğru bilgi aktarma konusunda sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini, kaynağı belli olmayan, hayatımıza değer katmayan anlamsız bilgi ve konuları ekrana ve gündeme getirmemelerini; güzel, yapıcı ve birleştirici bir üslup kullanmalarını ve tartışma meydana getirecek, polemik üretecek popülist tavırlardan uzak kalmalarını özellikle istirham ediyorum.
- İftar sofraları kurmak yerine, gıda paketleri, alışveriş kartları, bayramlık kıyafet dağıtarak ihtiyaç sahiplerini yalnız bırakmayacağız.
- 35 ülkede ramazan ayının sonuna kadar 38 bin 450 gıda, 46 bin iftar paketi dağıtımı ve 10 bin 800 yetime bayramlık kıyafet dağıtacağız.

- Faturalı ve faturasız tüm hatlardan 5601'e SMS ile fitre bağışında bulunulabilecek. Bir SMS ücreti, bir fitre bedeli olan 27 TL'dir.


Bay Kemal’in 23 Nisan şovu alay konusu oldu!. 


   CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 23 Nisan şovu alay konusu oldu. Kılıçdaroğlu TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un virüs sebebiyle Meclis’te sade bir tören düzenlenmesi teklifine tepki göstererek, “Ben o gün Gazi Meclis’te olacağım ve diğer liderlerin de o gün Meclis’te olmaları için çağrıda bulunuyorum” ifadelerini kullandı..

Kendi bilecekleri iş”


  Meclis’in Milli Mücadele döneminde bombalar altında çalışmasıyla virüs salgınını kıyaslayan Kılıçdaroğlu, kendince rest çekerek, “23 Nisan töreni meclisin tarihine yakışır şekilde olmalı ve tüm liderler de o gün o çatı altında bulunmalı. Ben o gün mecliste olacağım. Diğer liderler gelmezse de kendi bilecekleri iş” şeklinde konuştu.

10 milyon işsiz tehlikesi

   Koronavirüs salgını nedeniyle kapanan on binlerce işletme, Türkiye’de zaten yüksek olan işsizlikte patlama yaratabilir. IstanPol’un araştırmasına göre, salgın nedeniyle 3,2milyon kişi işini kaybedebilir. 10 milyonu aşan yeni işsiz sayısı ile karşılaşılabilir.

10 milyon kişi işsiz kalabilir”
   Raporun ayrıntılarını ilk kez DW Türkçe ile paylaşan Prof. Dr. Öner Günçavdı, yaptıkları çalışmada Türkiye’de istihdam sağlayan 18 büyük sektörü mercek altına aldıklarını söylüyor. 

   İşsizliğin en fazla yaşanacağı sektörlerin inşaat, konaklama, yiyecek ve kültür-sanat sektörleri olduğunu ifade eden Günçavdı, “Mevcut durumda bir tane iyimser, bir tane de kötümser senaryo hazırladık. Buna göre iyimser senaryoda işsizlik yüzde 19,8’e, kötümser senaryoda ise yüzde 25,9’a çıkacak. Yani en olumsuz senaryoda istihdam kayıpları 10 milyona kadar çıkabilecek. Gelir kayıpları ise en kötü etkilenen sektörlerde yüzde 75’e ulaşacak” diye konuşuyor.

GELİR DESTEĞİ ŞART

   Gelişmiş ülke hükümetlerinin, gelirsiz kalan tüm kitlelere doğrudan gelir aktarımı niteliğinde önlemler alırken, Türkiye’de ise bu önlemlerin “en düşük emekli maaşını 1500 TL’ye çıkarmak”, “65 yaş üzeri muhtaç olanlara ayda 1000 TL ödemek”, “kısa çalışma ödeneğini devreye sokmak” ile sınırlı kaldığına dikkat çekildi. Raporda, şu ifadeler yer aldı: “Bu krizden en fazla etkilenen kesimlerin başında esnaf geliyor ancak yaklaşık 2 milyon oldukları düşünülen esnaf için alınan tedbirler zayıf: Yalnızca yükümlülükleri ötelendi, doğrudan kaynak aktarımını içeren önlemler yok. 

   İşletmelerin faaliyetlerini sürdürmeleri, özellikle KOBİ’ler için zorlaştı. İnsanları açlığa ve çaresizliğe karşı korumak artık kamusal bir sorumluluktur.”

   TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu ise, “Zincirleme baş gösteren ekonomik çöküşü önlemek için bir strateji ve program dahilinde kısa vadede ekonomiye yapılacak desteklerde kararlı bir duruş gösterilmeli. Öncelikle işsizler ve yoksulların asgari geçinebilecekleri bir gelir desteğine kavuşması gerekiyor” dedi.










Kars Belediyesi'ne saldıranlar, kırdıkları eşyalar için 'Ayağımız takılmıştı' dedi, serbest bırakıldı

   
   Kars Belediyesi’ne önceki gün gelerek güvenlik personeline hakaret ettikten sonra ofisteki eşyaları parçalayan saldırganlar Z.B., F.E. ve Y.A. ‘devlet malına zarar verme’ suçlamasıyla ifadeleri alındıktan savcılık talimatıyla serbest bırakıldı.

   Eşbaşkan Şevin Alaca "Bu saldırganlar bizi takip ediyor, tehdit ediyor. Birçok kez suç duyurusunda bulunduk" dedi.

AYHAN BİLGEN’İ SORMUŞLAR

   Z.B. ifadesinde şunları söyledi: “Yanımdaki arkadaşlarım akşamüstü saatlerinde Kars Belediyesi Mor Cafe’ye giderek, o an orada görevli güvenlik personeline (Kars Belediyesi Eş Başkanı) Ayhan Bilgen’in orada olup olmadığını sordum. Görevliler Bilgen’in kendisinin orada bulunmadığını söylemesinin ardından ayrılarak arkadaşlarımla beraber Kars Belediyesi başkanlık binasına gittik. Başkanlık girişinden içeri girerek oradaki nöbette olan güvenlik görevlilerinden Ayhan Bilgen’in numarasını isteyerek nerede olduğunu sordum. Görevlinin telefon numarasının kendinde olmadığını, hafta sonu olduğu için Ayhan Bilgen’inde orada bulunmadığını söylemesi üzerine dışarı çıktık.”

   Belediyede girişindeki güvenlik ofisindeki masa ve sandalyeleri kırması ile ilgili de konuşan Z.B., “Arkadaşlarımla birlikte dışarı çıkmak üzere hareket ettiğimizde güvenlik personelinin oturduğu masaya ayağımın takılması sonucu masa kırıldı. Sonrasında yanımdaki iki arkadaşımla birlikte kurumdan ayrıldık” dedi.

SUÇ DUYURULARI SONUÇSUZ KALDI

   Söz konusu kişilerin daha önce de belediye eş başkanları, başkan yardımcılarını tehdit ettikleri, açık adres gösterdikleri ancak yapılan şikayet sonrası ifadeleri alınarak serbest bırakılmıştı. Eş Başkan Şevin Alaca, “Bu saldırganlar bizi takip ediyor, tehdit ediyor, evimizin önüne kadar gelerek bizi tehdit ediyorlar.  Birçok kez suç duyurusunda bulunduk ama ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılıyorlar” demişti.
            'Elektrik şirketleri fatura fırsatçılığı yapıyor'





   Artan elektrik faturalarının nedeni olarak, enerji çıkış maliyetleri üzerine getirilen dağıtım bedeli ve katkı payları gibi ekstra vergiler gösteriliyor. Elektrik piyasası uzmanlarının değerlendirmelerine göre ise elektrik şirketleri bu maliyetleri tüketiciye yansıtıyor. 

‘ELEKTRİK ŞİRKETLERİ KOLLANIYOR’

   Elektrik piyasasını takip eden uzmanların değerlendirmelerine göre, elektrik şirketlerinin özelleştirilmesinden sonra maliyetlerin tüketiciye yansıtıldığı görülüyor.Enerji Ticaret Derneği Başkanı Burak Kuyan, özelleştirme sonrası elektrik şirketlerinin önemli yatırımlar yaptığını, bu yatırımların çıkması için de paraya ihtiyaç duyduklarını belirtiyor. Kuyan, dolayısıyla maliyetlerin tüketicilere de yansıtıldığına dikkat çekiyor.Olgun Sakarya da son dönemde tüketicilere maliyetlerin yansıması konusunda elektrik şirketlerinin devlet tarafından kollanmasının etkisi olduğunu vurguluyor. 

CHP Balıkesir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Ahmet Akın, elektrik şirketlerini “fatura fırsatçısı” olmakla suçladı

   Ahmet Akın, “Millet canının derdine düşmüş, evde oturdukça kabaran faturaları nasıl ödeyeceğini düşünürken, şirketler fırsattan istifade edip faturaları şişiriyorlar. Bu hangi vicdanın ürünüdür? Ortalarda görünmeyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’i göreve çağırıyorum” dedi.


Ahmet Akın, şöyle devam etti:

“Bu kara günlerde vatandaş doğalgaz ve elektrik ücretsiz verilsin diye feryat ederken, şirketler insafsızca vatandaş daha az kullandığı halde elektrik ve doğalgaza 2 kat ücret ödüyor.Daha önce dağıtım bedeli ayrı bir kalem olarak faturalarda yer alırken neredeyse bu bir yıldır saklanıyor.Şirketler de bu elektrik ve doğalgaz zamlanmadığı halde bu bedellere zam yaparak vatandaşın sırtından haksız yere kazanç sağlıyor.Elektrik ve doğalgaz şirketlerinin yaptığı fırsatçılıktır.Haksız kazançtır.Bu yapılan ne vicdana sığar ne de insanlığa.İktidarı, Enerji Bakanını, EPDK’yı buradan uyarıyorum.Ortalarda görünmeyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’i göreve çağırıyorum.”