COVID-19 ile görünür olan tarım ve gıda krizi

   Türkiye Covid 19 krizine, uzun süreli bir tarım krizinin sonunda yakalanmıştır. Bunun yerel/ulusal nedenleri olduğu gibi, asıl olarak, kapitalizmin neoliberal dönüşümünün çevre ülkelere dayattığı yeni işbölümünün yarattığı etkiler belirleyici olmuştur.

   Hem gıda hem de geçim kaynakları bu salgın nedeniyle risk altındadır. Hastalık hızla yayılıyor. Bu artık bölgesel bir mesele değil küresel bir tepki gerektiren bir sorundur. Salgının biteceğini biliyoruz, ancak bunun ne kadar hızlı olacağını bilmiyoruz.

   En savunmasız kişileri korumak, küresel gıda tedarik zincirlerini canlı tutmak ve pandeminin gıda sistemi üzerindeki etkilerini hafifletmek için hızlı önlemler alınmadıkça, yaklaşan bir küresel gıda krizi riskiyle karşı karşıya kalabiliriz.

   Sınırların kapatılması, karantinalar ve pazar, tedarik zinciri ve ticaret aksaklıkları, insanların özellikle virüsün sert vurduğu veya zaten yüksek düzeyde gıda güvensizliğinden etkilenen ülkelerde, yeterli / çeşitli ve besleyici gıda kaynaklarına erişimini kısıtlayabilir.

             Ancak dünyanın paniğe kapılmasına gerek yok. 




   Küresel olarak, herkes için yeterli yiyecek var. Dünyadaki politika yapıcıların 2007-08 gıda krizi sırasında yapılan hataları tekrarlamamaya ve bu sağlık krizini tamamen önlenebilir bir gıda krizine dönüştürmemeye dikkat etmeleri gerekmektedir.

   Nisan ve Mayıs ayları arasında gıda tedarik zincirlerinde aksamalar bekliyoruz. Örneğin: hareket kısıtlamaları ve çalışanların temel kaçınma davranışı, çiftçileri tarım ve tarım ürünlerinin büyük çoğunluğunu işleyen gıda işleyicilerindeki aksamalar… Gübre, veteriner ilaçları ve diğer girdilerin yetersizliği tarımsal üretimi etkileyebilir. Restoranların kapanması ve daha az sıklıkta alışveriş, taze ürün ve balıkçılık ürünlerine olan talebi azaltarak üreticileri ve tedarikçileri etkilemektedir.

   Sözü edilen yeni işbölümü, tarımsal hammadde üretimi boyutunda, merkez ülkelere sermaye, çevre ülkelere ise emek mallarında üretici olma rolü biçmektedir. Bu bağlamda özellikle tahıllar ve yağ bitkilerinde merkez ülkeler, yaş meyve ve sebze üretiminde ise çevre ülkeler “ihtisaslaşmaktadırlar”. Türkiye’nin son çeyrek yüzyıllık tarımsal üretim desenine bakıldığında, bu etkinin izleri kolayca gözlenebilmekte; tahıllar, yağ bitkileri ve meyve sebze ekim alanı, üretim, ithalat değerleri bu eğilimi ortaya koymaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder