‘Bağımsız halk mahkemesi Turkey Tribunal’ yarının bir fragmanını sunacak!
halk mahkemesi Turkey Tribunal, Erdoğan'ın insan hakları ihlalleri, işkence ve zorla kaybetme suçlarından yargılanmasına başlayacak.
Türkiye’de iktidarın otoriterleşmesine ve güç temerküzüne paralel olarak yaşanan insan hakları ihlalleri tür, sayı ve yoğunluk itibarı ile artmış ve Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun tespiti ile insanlığa karşı suç boyutuna varmış durumda.
Ülke içinde bağımsız ve/veya tarafsız yargı kalmadığı için bunların yakın zamanda hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanması mümkün görünmemektedir.
Bununla birlikte,ülkenin insan hakları karnesinden yargı mensupları ilk elden sorumlu olduğunu ifade etmek gerekir. Aynı zamanda iktidar yanlısı olmayan ve/veya olayları kendi mahallesi dışındaki hadiselere de duyarlı bağımsız bir basın olmadığından hakları ihlal edilenlerin çoğunlukla seslerini duyurması bile mümkün olmamakta veya çok cılız kalmaktadır.
TÜRKİYE’DE HAK İHLALLERİ İNSANLIĞA KARŞI SUÇ BOYUTUNA VARDI
Türkiye’de yaşanan süreçte bireysel insan hakları sorunları azımsanmayacak boyutta olmakla birlikte, son yıllardaki kötü gidişatın ayırt edici yönü insan hakları ihlallerinin sistematik ve yaygın olarak cemaat mensupları ve Kürtler gibi gruplara yönelmesiyle insanlığa karşı suç boyutuna varmış olmasıdır.
İnsanlığa karşı suçların uluslararası mahkemelerce yargılanması ise gerek yetki açısından gerekse uluslararası siyasi mülahazalara bağlı olmasından dolayı oldukça güçtür.
Yaşanan bunca temel hak ihlalinin toplu bir tasviri bugüne kadar ancak raporlar üzerinden yapılabiliyordu.
Bugüne kadar diyorum, çünkü hak ihlallerinin yargılama metodu ile topluca resmedileceği bir mekanizma artık var.
TURKEY TRIBUNAL İŞKENCE VE ZORLA KAYBETMELER RAPORU HAZIRLADI
Tribunal, alanında uzman, tarafsız ve saygın hukukçu (birçoğu Avrupa üniversitelerinde) olan akademisyenlerden Raportörler görevlendirerek Türkiye’de son dönemlerde yaşanan işkence, zorla kaybetmeler, cezasızlık, adalete erişim ve ifade ve basın özgürlüğü ile roma statüsü kapsamında insanlığa karşı suçlar alanlarında oldukça detaylı raporlar yayınladı.
Cenevre’de gerçekleşecek yargılamalarda bu raporlar değerlendirilecek ve daha sonra her ihlal başlığında üç tanık dinlenerek yargılamanın sonucu açıklanacak.
Dinlenecek tanık ve incelenen olaylar göz önünde bulundurulduğunda tüm mağdur kesimlerin kapsandığı, Türkiye’deki gibi mağduriyetler arasında bir ayrımcılık yapılmadığını söylemek gerekir.
Mahkeme heyeti ise AİHM eski yargıçları, BM İnsan Hakları Komisyonu Sekreteri, Anayasa Mahkemesi üyesi gibi tanınmış ve saygın altı insan hakları hukukçusundan oluşuyor. Bu yargılama faaliyeti ayrıca davet edilen saygın insan hakları hukukçularının nezaretinde gerçekleştirilecek
Elbette burada yapılacak yargılama uluslararası sözleşmeler ile yetkisi tanınmış bir yargılama değil. Verilecek karar sonucunda doğrudan uygulanabilecek yaptırımlar da söz konusu olmayacak.
Ancak bahse konu kuruluşun amaçları arasında belirttiği gibi Türkiye’de giderek artan insan hakları ihlalleri konusunda uluslararası kamuoyunun farkındalığını arttırmak hedefleniyor.
Bu oluşumda görev alanlar insan hakları alanında bütün dünyanın tanıdığı ve güvendiği isimler olduğundan ve bir yargılama usulü takip edildiğinden, verecekleri kararın itibarı ve manevi ağırlığı konusunda şüphe yoktur ve varacakları sonuçların görmezden gelinmesi mümkün olmayacaktır.
Aynı zamanda varılan sonuca göre Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yapılacak başvuru sembolik olmanın da ötesine geçecektir.
Bunun yanında gerek AİHM ve gerekse BM Komite ve diğer organlarına yapılacak başvurularda Türkiye Tribunal’in kararları ve raporlarının kullanılması mağdurların lehine bir durum olacak ve başvurulan kurumların değerlendirmek/dikkate almak zorunda kalacakları bir dayanak olacaktır.
Özellikle cezasızlık, yani Türkiye’de işlenen işkence ve adam kaçırma benzeri suçları işleyenlerin ceza almaması, devlet tarafından korunması ve adil yargılama imkanının kalmaması konularında alınacak kararlar ve raporların özellikle AİHM’in iç hukuk yollarının tüketilmesi gerektiği yönündeki içtihadı üzerinde baskı oluşturmasını temenni ediyoruz.
Bu tür organizasyonların bir diğer faydası ise hak ihlallerini gerçekleştirenlere yaptıklarının yanlarına kar olarak kalmadığının ve kalmayacağının gösterilmesi ve gelecekte başlarına gelecek durumun bir fragman olarak sunulmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder